Kimdi?
Neyiz biz, ne sanıyoruz kendimizi? Evet, etraftaki herkes tarafından; güçlüsün, zayıfsın, nankörsün, tembelsin, uzunsun, kısasın gibi birtakım sıfatlarla tanımlanıyoruz. Gerçekten hangisiyiz, ya da sadece birisi miyiz? Ne yani, ben hem zayıf hem güçlü hem tembel hem de çalışkan olamaz mıyım? Kim söylüyor, kim inanıyor buna?
Ben hem güçlü hem zayıf olmayı tercih ediyorum. Korkmuyorum duygularımdan, korkmuyorum var olmaktan… Zayıf olunca yenilmekten, güçlü olduğumda yenmekten…
Zaten biz inanırsak olana, varlığımıza, kabul ettiklerimize; o zaman gerçekler içimizden gelenler olursa, olmaz mıyız her şey? Bakıyorum da ayrıştırılıyor duygular, kişiler, canlılar… Herkesin olması gereken bir yeri, bir zamanı varmış, kimse onun dışında var olamazmış, yaşayamaz, gerçekleşemezmiş…
Ne yani, yine ve yeniden etraftan duyulanla, çevrenin bize söylediklerini mi hayatlarımıza alıp yaşayacağız? Hani içimizden gelenler, hani bizim gerçeklerimiz? Bütün duygularımızı, kendimizle birleştirip hayatlarımıza alamaz mıyız? Neden birini diğerinden ayrıştırmak? Mutluluk, hayal, umut iyi; ağlamak, öfke, kızgınlık kötü… Kimdi bunları söyleyen, kimdi bunları dinleyen, kimdi sorgulamadan hayatına alan, kimdi?