theme-sticky-logo-alt

Köklenemeyenlerde bugün: Seul’e Dönüş

Seul’a Dönüş filmi, Davy Chou’nun yönettiği ve Park Ji-min’in başrolünde oynadığı bir dram filmidir. Film, Kore’de doğup Fransa’da evlat edinilen bir genç kadının, biyolojik ailesini aramak için Seul’a yaptığı sekiz yıllık yolculuğu anlatır. Film, kimlik, aidiyet, ötekilik ve yabancılaşma gibi temaları işlerken, ana karakterin içsel çatışmalarını ve çevresiyle kurduğu ilişkileri gözler önüne serer.

Filmde Freddie adlı karakter, hayatının farklı dönemlerinde Seul’a gider. Film boyunca Freddie, hem Koreli hem de Fransız olmanın getirdiği ikilemlerle boğuşur. Kendisini hiçbir yere ait hissetmez ve insanlarla gerçek bağlar kuramaz. Bu durum, onun ego ve gölge arasındaki uyumsuzluğunu gösterir. Ego’su Fransız kültürüne adapte olmuştur, ancak gölgesi Koreli kökenlerini hatırlatır.

Kahraman, köksüz bir ağacın sembolüdür. Doğduğu topraktan koparılmış ve başka bir toprağa dikilmiştir. Ancak bu toprakta da kök salamamıştır. Bu yüzden sürekli başka yerlere gitmeye çalışır, ancak hiçbir yerde tutunamaz. Filmdeki mekanlar da bu durumu yansıtır. Kahramanın kaldığı hosteller, oteller, sokaklar hep geçici ve yabancıdır. Filmdeki tek sabit mekân ise evlatlık verildiği evdir.

Bu durum, onun bağlanma stilini de etkiler. Bağlanma teorisi, bireyin çocukluk döneminde birincil bakım verenler ile kurduğu ilişkinin, yetişkinlikteki yakın ilişkilerinin niteliğini belirlediğini savunur. Bağlanma stilleri güvenli, kaygılı, kaçıngan ve karmaşık olarak sınıflandırılabilir.

Filmde ana karakter Freddie, kaçıngan bağlanma stiline sahiptir. Kaçıngan bağlanan kişiler, yakınlık istemek yerine yakınlıktan ve bağ kurmaktan kaçınma eğilimindedirler. Kendilerini kendi kendine yeterli, bağlanma duygularına karşı savunmasız ve yakın ilişkilere ihtiyaç duymayan kişiler olarak görürler. Filmde Freddie, doğduğu ülkeye dönmek için yola çıkar, ancak orada da kendisini yabancı hisseder. Bu yüzden başka yerlere gitmeye devam eder, ancak hiçbir yerde yerleşemez. Çevresindeki insanlarla da gerçek bir bağ kuramaz.

Filmde Freddie’nin kaçıngan bağlanma stili, çocukluk döneminde yaşadığı travmatik deneyimlerden kaynaklanmaktadır. Evlatlık verilmesi, annesine karşı güven duygusunu zedelemiş ve reddedilme korkusu yaşamasına neden olmuştur. Fransa’da evlat edindiği aile ile de uyum sağlayamamış ve kendini “öteki” hissetmiştir. Hatta “öteki” olmak için de bilinçli bir çabası da vardır.

Freddie’nin bağlanma stili, yetişkinlikteki ilişkilerini de etkilemektedir. Partnerlerinin tepkisine veya onayına bağlı değildir ve kendisi ve başkaları hakkında olumlu bir görüşe sahip olma eğiliminde değildir. Partnerleriyle arasında mesafe olduğunda bunu bir tehdit olarak algılamaz ve paniğe kapılmaz. Kendisini iyi hissedebilmek için partnerlerinden gelecek sürekli güvence ve ilgiye ihtiyaç duymaz.

Filmdeki diğer karakterler de Freddie’nin kimliğine etki eder. Babası onu istediği için suçluluk duyar, annesi onu istemediği için öfke duyar. Filmde anlaşılabilir olmak adına yakınlaşabildiği tek karakter Jiwan’dır. O da Freddie gibi Koreli olmasına rağmen Fransa’da yaşamıştır. Bu yüzden onun kimlik sorununu anlar ve ona yardım etmeye çalışır.

Kahraman hem fiziksel hem de ruhsal olarak sürekli hareket halindedir. Kahraman, doğduğu ülkeye dönmek için yola çıkar, ancak orada da kendisini yabancı hisseder. Bu yüzden başka yerlere gitmeye devam eder, ancak hiçbir yerde yerleşemez. Kahramanın yolculuğu, bir sona ulaşmak için değil, kendisini bulmaya çalışmak için yapılan bir arayıştır.

Kahramanın personaları da kararsız maskelerdir. Toplumda nasıl görünmek istediğini bilemez ve farklı roller denemeye çalışır. Arkadaşlarıyla eğlenmeye çalışırken neşeli ve rahat görünür, ancak aslında mutsuz ve gergindir. Sevgilileriyle ilgilenmeye çalışırken sevecen ve tutkulu görünür, ancak aslında duygusuz ve soğuktur. Babasıyla tanışmaya çalışırken saygılı ve anlayışlı görünür, ancak aslında kızgındır. Anneleriyle yüzleşmeye çalışırken cesur ve kararlı görünür, ancak aslında öfkeli ve korkaktır.

Film, kimliğin paradokslarını gösteren çarpıcı bir karakter portresidir denilebilir.  Freddie’nin kimliği sabit değildir, sürekli değişir ve dönüşür. Bu yüzden filmde de zaman sırası bozuktur ve farklı dönemler arasında atlamalar vardır. Filmdeki müzik de bu durumu destekler. Filmde hem Korece hem de Fransızca şarkılar kullanılır. Bazı şarkılar ise iki dilin karışımıdır. Bu da içsel ikililiğin bir yansıması olarak okunabilir.

Film, kahramanın yolculuğunu kesin sonuçlara götürmeden bırakır. Filmde bir final sahnesi yoktur, kahramanın piyano ile buluşması köklerine dönüş arayışının (babası da boş zamanlarında müzik besteler amatör olarak ve filmin bir yerinde eskiden Freddie’nin müzisyen olduğunu öğreniriz, ayrıca müziğe duyarlılığı çeşitli sahnelerde izleyiciye sunulur) devam ettiğini izleyiciye iletir.

Davy Chou kimdir?

Davy Chou, 13 Ağustos 1983’te Fransa’da doğmuş bir Kamboçya asıllı film yapımcısı, yönetmen ve senaristtir. Davy Chou’nun dedesi Van Chann ise 1960 ve 1970’li yıllarda Kamboçya’nın önde gelen film yapımcılarından biridir.

Davy Chou, 2009 yılında Vycky Films adlı bir yapım şirketi kurmuş ve Kamboçya’da film yapımını teşvik etmek için bir kolektif bir yapı oluşturmuştur.

Davy Chou’nun ilk uzun metrajlı filmi Diamond Island (2016), Kamboçya’nın modernleşmesini anlatan bir gençlik dramıdır.

Seul’a Dönüş (2022), yönetmenin ikinci uzun metrajlı filmidir.

Davy Chou, ayrıca Kamboçya sinemasının altın çağı olarak bilinen 1960-1975 yılları arasındaki filmleri araştırmış ve bu dönemin tanıklarıyla röportajlar yapmıştır. Bu çalışmasının sonucunda Le Sommeil d’Or (2011) adlı bir belgesel film çekmiştir.

Önceki Yazı
Özgürlük nedir, ne değildir?
Sonraki Yazı
Çam Ağacının Gölgesinde*
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0