theme-sticky-logo-alt

Bir Portakal Sorunsalı

 

“Portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum…” Bu tekerlemeyi bu topraklarda yaşayan neredeyse herkes bilir. Zümrüt de biliyordu elbette ama her duyduğunda içinde bir tiksinti, bir mide bulantısı hissediyordu. Sebebini bilmiyordu ama; “33 yıl bu duyguyla yaşayabildiğime göre bundan sonra da yaşarım”, diye karar vermiş, konuyu kapatmıştı.

Zümrüt özel bir şirkette mühendis olarak çalışıyordu. İşi gereği yurt içinde sıklıkla seyahat etmesi gerekiyordu. Ailesiyle yaşıyordu ve bu seyahatler sayesinde kendine biraz özgürlük alanı açıldığından hiç itiraz etmeden her istenildiğinde şehirler arası görevlere gidiyordu. Kışın neredeyse hiç kar yağmayan bir şehirde yaşadığından hafta sonu kayak tatilini de iş gezisinin arasına sıkıştırabileceği bir seyahati, onun için bir kar tatiline dönüşmüştü. Böyle zamanlarda kafa dengi iki kız arkadaşına da haber verir, onları da yanında götürürdü. Yol çok uzak olmadığından üç kadın Zümrüt’ün arabasıyla gitmeye karar vermişlerdi. İçlerinde şoförlüğü en iyi olan ve arabası en güvenli olan Zümrüt olduğundan bu seçimi yapmakta hiç de zorlanmamışlardı. Zümrüt, kayak takımlarının yanında gece dışarı çıkacağı zamanlar için de ışıltılı kıyafetler koyarken bavuluna içinden de; “Acaba orada bir macera yaşar mıyım?”, diye düşünmekten de kendini alamadı. Hayatına biri girmeyeli üç yıl olmuştu. Yaşadığı yıkımı atlatması çok da kolay olmamıştı. Hala ara ara terapiler almaya devam ediyordu. Yine de ilk zamanlara göre çok yol kat etmişti.

Günlerden perşembeydi ve sabah beşte yola çıkıp gün içinde işleri bitirip oradan da kayak merkezindeki otele geçmek üzere plan yapmışlardı. Zümrüt, erkenden kalkıp planladıkları gibi kız arkadaşlarını evlerinden alıp yola çıktı. “Dört çeker arabamın nimetlerinden faydalanalım.”, diye geçirdi zihninden. Üç yıl boyunca kredisini ödeyecek olması başlarda onu biraz endişelendirmişti ama sonradan bu duruma alışmıştı.

Tülay onun ilkokuldan beri arkadaşıydı. Yakınlaşmaları lise çağlarına denk gelmekle birlikte “Zümrüt’ün en yakın arkadaşı olma ünvanı”nı şu ana kadar kimseye kaptırmamış olmanın farkıyla Zümrüt’ün yanındaki koltuk tabii ki ona tahsisliydi. Serap zaman zaman şakayla karışık onların ilişkisini kıskandığını dile getirse de aralarına almış olmalarına bile razıydı. Zaten onlardan başka arkadaşı da yoktu. Serap, Zümrüt’lerin oturduğu mahalleye beş yıl önce taşınmıştı. İki sokak ileride küçük bir dairede tek başına yaşayan Serap’ın Zümrüt ile tanışması ikisinin de devam ettiği spor salonunda “tesadüfen” olmuştu. Artık onlar da tesadüf diye bir şey olmadığını biliyor, bu karşılaşmanın Tanrı’nın bir lütfu olarak görüyorlardı. İlişkileri eskiye dayanmasa da sanki birbirlerini çok eskiden tanıyorlarmış gibi kısa sürede kanka olmuşlardı. Aslında belli etmese de Tülay da bu sonradan gelip dostunu paylaşmak zorunda kaldığı Serap’ı kıskanıyordu.

Yolculuğun en güzel yanı bağıra bağıra birlikte şarkı söylemeleriydi. Bu hep böyle olmuştu. Nerdeyse tüm şarkıları ortaktı. Çalma listesini de zaten birlikte hazırlamışlardı. Her yolculukta hemen hemen aynı listeyi çalarlardı. O listeye girecek her şarkı üçünün de onayından geçmek zorundaydı. Belki de bu liste onların üçünü birbirine bağlayan en önemli bağdı. Her şarkının birden fazla anısı vardı. Listedeki aşk şarkılarının daha çok hayal kırıklıkları ve kalp acılarından bahsediyor olması hiç de şaşırtıcı değildi. ”… Bir ihtimal daha vardı, felaket oldu. Gitme gitme gitme kal bu şehirde….” derken üçü birden haykırarak şarkıyı söylüyordu. Adeta kendi acılarıyla eğlenmeyi öğrenmişlerdi geçen yıllar içerisinde. Gözleriyle anlaşıyorlar birbirlerinin acılarını görüyorlardı. “Heeeey” diye üçü birden “işte bizim şarkı” deyip başladılar söylemeye; “Erkekler de yanar, hem de nasıl yanar. Yanmak çözüm değil bizi nikah paklar…”  hem söyleyip hem kahkaha atıyorlardı.

Eğlenceli yolculuklarının sonunda gittikleri yere varmışlardı. Güzel bir kahvaltıdan sonra Zümrüt iş görüşmeleri için onlardan ayrılırken kızlar da şehrin güzelliklerini gezmeye gitmişlerdi. Kış günü ne kadar gezilebilirse o kadar gezdikten sonra kendilerini bir pastaneye atıp ısınmaya ve Zümrüt’ü orada beklemeye karar verdiler. Birer salep içip içlerini ısıtmak fikri onlara iyi gelmişti. Salebin üzerindeki mis gibi tarçın kokusunu içlerine çekip sıcak saleplerini yudumlarlarken garsonun pastanenin spesiyali olan portakallı kek hakkındaki övgülerine dayanamayıp istedikleri kekler de gelmişti. Gerçekten ilk ısırıkta bile buram buram portakal tadı geliyordu. Adeta kekten yayılan portakal kokusu da tüm pastaneyi sarmış diye düşünmüşlerdi. Fakat sonradan kokunun asıl kaynağının, çıtır çıtır yanmakta olan odun sobasının üzerindeki portakal kabukları olduğunu anlamışlardı.

Akşam olmuş, Zümrüt arkadaşlarını aramış ve attıkları konum sayesinde onlarla buluşmuştu. Pastanenin kapısından girdiği anda aldığı portakal kokusu adeta burun deliklerinden beyninin kıvrımlarına kadar ilerleyip saliseler içerisinde onda mide bulantısına sebep olmuştu bile. “Kahretsin” dedi içinden. “Bu lanet portakal kokusu, bu lanet meyve neden bana bunu yapıyor?” diye sordu kendine. Bununla ilgili hiçbir anısı yoktu ama çocukluğundan beri portakaldan nefret ettiğini biliyordu. Girdiği gibi hızla oradan çıktı ve kızlar da peşinden gittiler. Arkadaşlarının bu hassasiyetini unutmuş olduklarına onlar da inanamadı. Biraz tatları kaçsa da bu tetiklenme Zümrüt’ün artık bu sorunun üzerine gidip “portakal” ile ne alıp veremediği olduğunu çözmeyi istemesine aracılık etmişti. “Döndüğümde ilk iş bir uzmandan bu konu hakkında danışmanlık almalıyım.” kararını aldı.

Zümrüt biraz dağılmış hissettiğinden kayak merkezine kadar arabayı Tülay kullandı. Kimsenin de buna itirazı olmadı. Bu sefer daha sakin müzikler tercih ettiler ve sadece dinlemekle yetindiler. “…. Geçmiş değil bugün gibi, yaşıyorum hala seni, sen hep benim yanımdasın. Gündüzümde gecemdesin…” şarkısında bile sessizlik hakimdi ve bir saatlik yol böylece akıp gitti.

Devamı için; Bir Portakal Sorunsalı- Dönüşüm Başladı

 

Önceki Yazı
Sen nelerden keyif alıyorsun? 
Sonraki Yazı
Açelya
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0