theme-sticky-logo-alt

Özgürlük nedir, ne değildir?

Gandhi’nin “İnsanın kendine hükmetmesi, içsel çatışmalarını aşması ve barış içinde yaşamasıdır.” şeklinde tanımladığı ve birçok kuramcı, yazar tarafından da çeşitli bağlamlarda yanıtı aranmış “özgürlük” kavramı üzerine hayatlarımızın çeşitli aşamalarında en az bir kere kafa yormuş, dikkatimizi anlık da olsa bu kavrama yöneltmişizdir. Bu sabah, okumalarım arasında olan Rollo May’in “Kendini Arayan İnsan” kitabının alt başlıklarında özgürlük kavramını tartışmış olduğu bazı bölümlere denk geldim ve bunu içsel olarak yeniden değerlendirme ve aktarma niyetim oluştu.

Rollo May, Amerikalı bir varoluşçu psikolog ve yazar olarak öne çıkmıştır. Özgürlük kavramına bakış açısını, insanın içsel deneyimlerini ve varoluşunu vurgulayacak şekilde ortaya koymuştur. May’in özgürlük kavramı için geliştirdiği bu açı, insanın içsel dünyasını anlama ve bu içsel deneyimi özgürlükle birleştirme gerekliliğini vurgulamaktadır. Ona göre gerçek özgürlük, içsel çatışmaların üstesinden gelme ve kendi özünü tanıma yolculuğuyla başlar.

May, özgürlüğün temel olarak içsel bir durum olduğunu belirtir. Dışsal etmenlerin insanın iç dünyasına müdahalesine izin verilmemesi, özgürlüğün içsel bir deneyim olduğu fikrini yansıtır. İnsanın yolculuğunda özgürlük sürecinin kendini tanıma ve kabul etmesiyle başladığını söyler ve “İnsanlar içsel çatışmaları çözerek ve kendilerini anlayarak gerçek anlamda özgür olabilirler” diyerek Gandhi’nin özgürlük anlayışına benzer bir yaklaşım ortaya koyar.

Ayrıca May özgürlüğü; seçim yapma, tutkuları kontrol etme ve dengeleme yeteneği ile ilişkilendirir. İnsanlar tutkuları tarafından köleleştirilmeden önce bu dengeyi bulmalıdır. Ancak bu seçimlerin sorumlulukla birlikte geldiğini ve sonuçlarıyla yüzleşmeyi gerektirdiğini de belirtmiştir.

Öncelikle özgürlüğün ne olmadığından yola çıkarak ne olduğunu tanımlamaya çalışan yazar, kavramın dışsal zorlamalardan kaçmak anlamına gelmediği üzerinde durur.

“Özgürlük isyan etmek değildir. “

“Özgürlük açıklıkla eşanlamlıdır. Büyümeyi, esnek ve hoşgörülü olmayı, değişimi kabul etmeyi, insanlık değerlerine öncelik vermeyi gerektirir.”

“Özgürlük insanın kendi gelişimine hükmedebilmesidir. Kendini şekillendirme kapasitesidir.”

“Gerçekleri körü körüne değil de belli bir seçim sonucu kabullendiğimizde özgürlükten bahsedilir. Birtakım sınırlamaların olduğunu kabul etmek vazgeçmek demek değildir; aksine yaratıcı olmaya dönük bağımsız bir tavır olarak nitelendirilebilir. Eğer hiç sınırlama olmasaydı karar vermek belki daha basit olurdu ama belli sınırlar içinde bir karara varmak daha yaratıcı olmayı gerektirir. Kierkegaard’ın sözleriyle açıklayacak olursak: ‘Kendini özgürlüğüne adamış birey gerçeklerle savaşarak zaman kaybetmez; bilakis gerçekleri sevmeyi öğrenir.’”

“Özgürlük bir konu karşısında ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ demekten çok daha fazla bir şeydir: kendimizi şekillendirme ve yaratma tecrübesidir. Nietzsche’nin deyimiyle ‘gerçekte neysek o olma’ becerisidir.”

Önceki Yazı
Değersizleştirilmek
Sonraki Yazı
Köklenemeyenlerde bugün: Seul’e Dönüş
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0