theme-sticky-logo-alt

Yeni Bir İletişim Dili

Bazen içimden gelenleri, bazen şiir, bazen de öykü yazdım. Bu sıralar hayatıma katkı sağlayan, yaşamımı dönüştüren bir iletişim halinden bahsetmek istiyorum.

Marshall Rosenberg tarafından ortaya atılmış ismiyle “Şiddetsiz İletişim”i paylaşmaya, hayatımdan örnekler ile yazarak anlatmaya emek vereceğim.

Bir öğretici vasfıyla değil yolda olan bir yolcu olarak benim hayatımdaki yerini, nasıl hayatıma dahil ettiğimi bu süreçte bana katkılarını anlatacağım. Uzun zamandır içimde şiddetsiz iletişim halini paylaşmakla alakalı bir yer var ve sanki bunun için bir mesajın, bir zamanın gelmesini bekliyordum. Bu mesaj geldi mi, gelmedi mi emin değilim. Yalnızca ben paylaşmaya hazır olduğumu düşünüyorum. Umuyorum bu yazı dizileri şiddetsiz iletişimi hayatına katmak isteyen herkes için fayda sağlar.

“Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili” kitabında Arun Gandhi bir önsöz yazmış. Şiddetsiz iletişimi anlamak için şiddet derken nelerin kastedildiğini anlamak gerektiğinden bahsetmiş. Bende konuya buradan başlamak ve “şiddet nedir, benim hayatımda şiddet ne anlama geliyor?” gibi konulardan bahsetmek istiyorum.

Şiddet nedir?

Şiddetin genel tanımı, bir kişi veya gruba yönelik; mağdurun bedensel bütünlüğüne, mallarına veya simgesel ve kültürel değerlerine zarar verecek şekildeki her türlü davranıştır.

Benim Hayatımdaki Şiddet

Benim hayatımda ise şiddet denilince aklıma kavga etmek, birbirine zarar vermek belki tartışmak gelirdi. Bunlardan bahsedilince o ortamda şiddetin olduğunu anlardım. Hayata bakış açımı değiştirerek bakmaya başladığımda yargılamanın, kişiyi gözetmeden eleştirmenin de şiddet olduğunu gördüm. Hatta şiddetsiz iletişimle beraber küsüp gitmenin, istenilmediği halde tavsiye vermenin de şiddet olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Çünkü ben kendimi empati yapabilen, iyi bir dinleyici olarak tanımlardım.

Bu dinleme süreçlerinde verdiğim tavsiyelerde, olaylarla ilgili yargılarımda karşımdaki kişiye, empati ile dinlemek için kendimi zorladığımda kendime şiddet uygulamış olma fikri beni sarsmıştı ve kendimi rahatsız hissetmiştim.

Böylece hem kendime hem karşımdaki kişiye şefkatle yaklaşmayı, iletişimimi iyileştirmek için şiddetsiz iletişim yolcusu olmayı çok istedim. Bu yola başladığım gibi değilim, şiddetsiz iletişim yöntemlerini kullanarak dinlemeye, kendimi anlatmaya emek veriyorum. Tabi bu süreç en azından benim için kolay değil.

Bazen ihtiyaçlarımın farkında olarak bana iyi gelecek yerlerde bulunuyorum bazen de onun ayrımını yapmakta zorlanıyorum. Böyle zamanlarda her davranışımızın arkasında bir ihtiyacımızı karşılıyoruz sözü bana iyi geliyor. Bazen çok isteyerek gittiğim buluşmalarda topluluk, birlik ihtiyaçlarımı, bazen gönülsüz “evet” dediğimde uyum, dahil olma ihtiyaçlarımı karşılıyor olabilirim. Bunları gördüğümde, fark ettiğimde her şey çok daha kolay ve anlaşılır geliyor. Şiddetsiz iletişim bu yöntemi temelde dört adım ile mümkün kılıyor. Bu adımlar gözlem, duygu, ihtiyaç ve rica. Bu adımları hayattan örnekler vererek anlatacağım.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

Kaynak: Şiddetsiz İletişim-Bir Yaşam Dili / Marshall B. Rosenberg

Önceki Yazı
Çalı Fasulyesi
Sonraki Yazı
Isis
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0