theme-sticky-logo-alt

İçimdeki Çocuk

Derine, o kadar derine gömmüşüm ki ilk orada olduğunu fark ettiğimde sinirli, kızgın ve şüpheliydi içimdeki çocuk.
Korkuyordu benden. Evet, evet en çok da korku vardı gözlerinde… Orada o kadar uzun zaman kalmış ve beni beklemişti. Geldiğime, orada olduğuma inanamıyordu. Gözlerindeki korkunun yanına cesaret, hüznünün yanına da şefkat eklemek için çabaladım, çabalıyorum. Yenilerde öğrenmiştim cesaret korkusuz, korku cesaretsiz olmazmış.
Ben hep birinden kaçıp diğerine sığındım ve bu hep cesaretten kaçıp korkuya sığınmak oldu. Artık biliyorum ki ikisinin de dengede olması beni de dengeye getiriyor.
İçimdeki çocukla en son buluştuğumda zor bir konuyu hatırlamıştım. O ana gitmek şu anki yetişkin bedenimle bile gitmekten hoşnut olmadığım bir şeyken, ben küçücük bedenimle yaşamıştım tüm onları. Neyse ki artık ona bakabilmeye, şefkat göstermeye, yaşadıkların(m)ı bilmeye cesaretim var. Korkuyla beraber gelen cesarete sahibim artık. Sarıp sarmalamaya, öz şefkat göstermek için hazırım. Öz şefkat denilince nasıl yapacağımı, ne yapacağımı bilemez halde yola çıkmıştım.
Her çocuk farklı, her çocuğun dili farklıydı tabii.
Benim çocuk halimin öz şefkat dili “sarılmak”tı. Yanımda olduğunu hissettirmekti. Farkında olmadan içgüdüsel olan bu sarılmalar hem onu hem beni güçlendirdi. Fiziki bir güçlendirme değildi bu; ruhum, duygularım güçlenmişti.

Görsel: Nurbanu Asena/The Guardian

Önceki Yazı
Sessizliğin İçinden
Sonraki Yazı
Terapist Pazarcılar
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0