Nah Tatlısı
Bencil dedi ki; ya hepsi benim ve hiçbiri sizin…
Payına hiçbiri düşen koca bir nah yemişti. Baya tok kalktı masadan. Domates, peynir, ekmek ve üstüne nah tatlısı.
Nah yemenin, nah çekenden farkı kronik kabızlık… Tuvaletten yüzde doksan dokuz eli boş dönmelere alışan bir anüs sahibi oluyor insan.
Kaç kere söz veriyor kendine şekersiz tatlı yiyeceğine dair. Her seferinde daha bir şekerli oluyor nah tatlısı. Son seferi şöyleydi hatta… Nnnaaaaaaaaaaaahhhhhhhh.
Son nah öyle fazla gelmiş olmalı ki, bir düşünme sürecine girdi nah-yiyen. Bir karar aşaması. Ya nahların hepsi onun olacaktı ya da hiçbiri.
Şapkasını önüne koydu, iki sandalye aldı karşılıklı koydu.
Biri hep-nah tarafı, diğeri hiç-nah tarafı;
Bir ona oturup kapattı gözlerini, bir diğerine. Kalktı diğerine geçti, bekledi öbürüne yürüdü belki 10-20-30 tekrar haftalarca böyle yaptı.
Başka bir bakış açısı bulmak için, kendi içinde dolandı. İçe bakan gerçeği bulur misali. Çevirdi kendine bakışını. İlk gelen nefesi oldu. Nefessiz kalmış tüm hücreler isyandan beraat etti. Şimdi kendimi buluyorum dedi dakikalarca. Buldu da!
Şimdi bir bavul çıkıyor yavaştan kapıdan, kim gitsin? Nahı yapan mı, yiyen mi?
Görsel: Sanchi Oberoi