Şiddetsiz İletişim; Gözlem
Şiddetsiz iletişim temelde dört adımdan oluşur. Gözlem; hem kendimizle hem de çevremizdekilerle ilişki kurabilmenin farklı yollarını içeren adımlardan ilkini oluşturuyor.
Yaşadığımız olayı, sadece o olay olarak görebilmeyi sağlayan, kişilerle ilgili tüm geçmiş deneyimlerimizi, yargılarımızı, düşüncelerimizi, değerlendirmelerimizi katmadan olayı video kayıttan izliyormuş gibi anlatmak, olayın sadece o andaki olanlarla ilgili olmasına özen göstermektir.
Şiddetsiz iletişimin gözlem adımı kendi adıma zorlandığım bir adım olmakta birlikte, olaylara gözlem olarak bakabildiğimde hem kendimle hem de karşı tarafta bağlantımı kuvvetlendiren bir adım oluyor.
Sanıyorum hayatımdan bir örnekle anlatmak çok daha katkı sağlayacaktır.
Bir arkadaşımla buluşmak için sözleşmiştik ve arkadaşım ailevi bir durumdan dolayı gelememişti. Sonrasında bu şekilde bir buluşmayı daha erteledi. Araya iki ay kadar bir zaman girdi ve buluşamadık. Aynı zamanda da haberleşemedik. Tabi ben bu sırada aslında benimle görüşmek istemediğini, bence görüşmek istemediği için konuşmadığımızı düşünüyordum. Yine böyle düşündüğüm bir gün arkadaşım buluşmak için yazdı ve yaklaşık üç aydır görüşemediğim arkadaşımla buluştum. Sonra sohbet ederken ona düşüncelerimi söylemeden bir gözlemde bulunmaya çalıştım.
“Yaklaşık üç aydır görüşmek için plan yapıyoruz ve iki sefer yaptığımız planı senin bir işin çıktığı için ertelemek durumunda kaldık. Sonrasında iki ay konuşmadık ve sen iki gün önce buluşmak için yazdın ve buluştuk.”
Gözlemi yaptığımda arkadaşıma sadece olayın ne olduğunu anlatmıştım.
Eğer gözlem yaptığımı sanarak şöyle söylemiş olsaydım…
“Görüşemiyoruz bir türlü, ayarlanıyoruz ve hep erteliyorsun… Belli ki benimle görüşmek istemiyorsun. Zaten geçen görüşmede de böyle olmuştu, sen geçen senede beni bir ay aramamıştın, hep böyle yapıyorsun.”
Aradaki fark anlaşılmadıysa dönüp sadece iki farklı konuşmayı tekrar okumanızı rica edeceğim.
İlkinde çok net olarak sadece olayın olduğu zaman dilimine odaklanmış bir gözlem aktarılıyor. İkincisinde ise; düşünceler, geçmiş deneyimler birbirine karışmış olup olay; gerçeklikten uzak bir aktarım barındırıyor.
Kişilere kendimizi anlatmak için gözlemi seçtiğimizde; suçlama, yargılama bulunmayan bir konuşmanın rahatlıkla dinlenir olduğun deneyimleriz. Fakat ikinci konuşma örneğinde olduğu gibi; yargılamalar, suçlamalar, geçmiş örnekler duyulduğunda savunmaya geçme, konuyu kapatma ya da karşı tarafı da suçlama durumları ile baş başa kalabiliyoruz. Tüm bunlar ilişkilerde iyileştirici olmanın aksine, daha yıpratıcı olabiliyor ve konuları çözümsüz olarak bırakabiliyor.
Anlattığım ikinci durumu çoğu kez karşı tarafın haberi olmadan düşüncelerimin, yargılarımın kendi kendime döndüğü birçok deneyimim oldu.
Ben halimden bahsetmedikçe, belki de bende yanlış anlaşıldım. Konuşulmayan her durum içinde kaybolan ilişkiler deneyimledim. Her ne oluyorsa halimizden haber vermek ve bunu şiddetsiz iletişimle beraber çok daha duyulabilme haliyle yapabilmek benim hayatımda ve ilişkilerimde daha anlaşılır ve duyulur olmama katkı sağladı.
Yaşadığımız olayı düşünceler deryasından kurtararak daha da netleştirmek, olayı berraklığı ile görebilmek, olaylar arasında kaybolmadan, düşüncelerle savrulmadan kalabilmeyi deneyimlemek ve olayla ilgili net gözlemler sunabilmek katkı sağlıyor.
Bunlarla birlikte kişilerden bağımsız olarak o olay ile ilgili duygu durumumuzun, ihtiyaçlarımızın farkında olarak yaşadığım bir hayatı deneyimlemek kendi adıma şiddetsiz iletişim ile mümkün hale geliyor.
Şiddetsiz iletişimin ikinci adımı duygular bir sonraki yazıda…
Şiddetsiz İletişim ile ilgili önceki yazılarım;