theme-sticky-logo-alt

Sanatçının Yolu

“Sanatçının Yolu: Daha Yüksek Yaratıcılığa Giden Manevi Bir Yol, Amerikalı yazar Julia Cameron tarafından 1992 yılında yazılmış bir kendine yardım kitabıdır.” Wikipedia böyle tanımlıyor kitabı. Tıpkı şarkılar gibi kitapların da bizim için bambaşka bir tanımı olabilir. Ben Kayahan’ın Mavilim şarkısını; radyonun mavi ışığına bakarak yaptığını duyduğumda biraz bozulmuştum. Kafamdaki o derin mavi gözler Kayahan’ın radyosundaki mavi ışığa kitlenmişti. Sonraları mavi gözün bile tanımı değişti benim için ama derinlik hep oralarda bir yerde.
Sanatçının Yolu, Judith Malika Liberman ile Nil Karaibrahimgil’in bir instagram canlı yayınında düştü aklıma daha önce de Yeşim Cimcöz’den duymuştum; ama İngilizce okunuşuna göre yazar adı aramak bana biraz riskli gelmişti. Bunları şimdilerde kitaba biraz mesafeli durmak için yaptığımı düşünüyorum. Çünkü hayatınıza aldığınızda rahatınızı kaçıracak cinsten bir kitap. Bir süre de kitabı başkaları da tavsiye etsin diye bekledim. Herkes kitabı biliyor sandım ama yalnızca aslında belirli çevrelerin bildiği kitaplardan olduğunu sonradan anladım. Şimdi de aynı şeyleri Varoluş Süreci için yaşıyorum. Bitireyim onu da anlatacağım.
Birkaç yıl içinde geçirdiğim bu tekrarların bir yerinde edindim kitabı. Sonra okumaya başladım, alıştırmaları yaptım. Alıştırmalar derken ben aslında sadece sabah sayfalarını yazmaya başladım. Zaten Judith de hep sabah sayfalarından bahsediyordu. Benim sabah sayfalarım da sabah yazılmıyordu, hala yazılmıyor. Günlük tutma alışkanlığı olan biri için çok muazzam bir şey değilmiş gibi geliyordu bana her “sabah” üç sayfa yazmak.

Sanatçının Yolu Atölyesi

Yine başka bir anlatının konusu olacak kadar uzun bir hikayemiz olan Sevcan Karadağ’ın bir gün Sanatçının Yolu Atölyesi açacağını duydum ve onun içinde olduğu her çalışmadan büyük bir memnuniyetle ayrıldığımdan gözüm kapalı dahil oldum gruba. Somut tek amacım ikinci haftasında bıraktığım kitabı tamamlamaktı.
Anlayacağınız üzere kitap bir çalışma kitabı. “Tek başına verilen egzersizler yapılabilir mi?” diye soracak olursanız, cevabım “bilmiyorum” olur ama grupla yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadığım için bütün kalbimle bu sürece dahil olmanızı öneririm.
Sürecin sonunda insan, yazdıklarımdan da anlayacağınız üzere, dahiyane bir yazara dönüşmüyor; yalnız buna rağmen yazmayı göze alan birine dönüşebilirsiniz. Bırak Dağınık Kalsın gibi bir meyvenin tadına bakabilir süreciniz boyunca destek alacağınız kadim dostluklar yaşayabilirsiniz.

Kitap on hafta süren bir egzersiz kitabı

Süreci yönetecek biri ve üç beş kişilik de olsa bir çalışma grubunun dışında sadece kendinize ihtiyacınız var. Belki yazma üzerinden anlatılıyor hep ama yaratıcılığın girdiği her alanda; yemek yapmaktan, mimarlığa, ressamlıktan dokumacılığa kadar aklınıza gelen her türlü üretime ve herkesin yaratıcılığına seslenen bir kitap. Çünkü kitaba göre ortada hali hazırda yapılmış bir sanat ve sanatçı tanımı yok. Her uygulayıcı için yepyeni bir tanım ve tek kural var; oyuna dahil olmak ve mümkün olduğu kadar kendi kurallarının dışına çıkmak. Uygulamalar çok basit ve bir o kadar da derin. Yorulup bırakırsanız tekrar tekrar gelen bir çağrı hep var. İnsanın kendiyle oynaması, kendi oyun arkadaşlarını seçmesi ve her oyunun lideri olması fikri biraz ürkütücü çünkü bazılarımızın içinde oyundan atılmış, küstürülmüş çocuklar var. O çocukların böylesine cazip bir oyuna girme cesaretleri yok çünkü en coşkulu hallerinde oyun dışı kalmışlar. Onlarla anlayacağı dilden konuşmak da belki buradaki en büyük sorumluluğumuz. Tek risk kendi küskünlüğümüz; ama denemez ve o çocuklarla barış yapmazsak büyük haksızlık olur. Sizlere naçizane tavsiyem oyun çağrısı duyarsanız dahil olun. Korkmayın!
Bu tanımlara uygun bir kitap tanıtım yazısı olmadı farkındayım. Belki kitabı tamamladıktan sonra bir tane de siz yazmak istersiniz. Ne dersiniz?

Önceki Yazı
Türk Kahvesinin Hatırı
Sonraki Yazı
Kerevize Mandalina Yakışır
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0