theme-sticky-logo-alt

Sodalı börekten kalbe karışanlar

Kadın elindeki fileyi sinirle tezgâha bıraktı. Vakti zamanında Erbakan’ın “Peynir gemisi lafla yürümez” dediği zamanlarda politikacıların ellerinde file ile yaptıkları konuşmalar geldi gözünün önüne. O zamanlar poşet yoktu, paketli gıda yok denecek kadar azdı. Gazete kağıdından kese kağıtları ve fileler vardı. Bu nostalji kalbini yumuşattı. Fileye baktı. İçindeki azıcık şey ile yükte hafif pahada ağır bir şey vardı önünde. Hırsızlar da faka bastı diye düşündü içinden.

Üç Çocukluk

Fileden yufkayı, lor peyniri, maydanozu ve yumurtaları çıkardı. Bugün börek günüydü.
Bakkal Hüseyin amcanın dükkanında buldu kendini birden, şeffaf naylonlu kapaklarıyla teneke bisküvi kutularının önündeydi. Diğer bir kutunun içinde açık gofretler vardı. Hüseyin amca geldi yanına küçük kızın ve saçını okşadı. “Biraz bisküvi, biraz gofret” dedi küçük kız başını kaldırarak. Ne de olsa ufacıktı boyu, bakkal ona bir dev gibi geliyordu. Hüseyin amcası iki küçük kese kâğıdı yaptı, üç çocukluk bisküvi ve gofreti ayrı ayrı koydu ve kıza uzattı. Küçük kız hep iki kızla oynardı. Başka arkadaşı yoktu, gruplarına “üç çocukluk” adını takmıştı bakkal. Üç ayrı çocuk, üç ayrı aileden, üç ayrı gelir seviyesinden ama aynı kalpte atabilen tek çocuk olabilen bir gruptu onlar. “Ailelerin hep aynı seviyede görüldüğü, kimsenin kimseyi yargılamadığı, çok daha mutlu günlermiş onlar” dedi kadın. Küçük kıza gülümsemeli bir öpücük gönderdi ve “daha çok oyna, daha çok tadını çıkar, özleyeceksin” dedi.
Kadın yeni aldığı maydanozu üst dolaptan aldığı bir bardağı su doldurarak köklerinden bardağa soktu ve pencerenin kenarına yerleştirdi. En sevdiği mutfak dekorasyonlarından biri buydu. Buzdolabından biraz daha eskimiş olan ayıklanmış, yıkanmış, kurulanmış ve kâğıda sarılmış maydanozları çıkararak ince ince kıydı. Bunu yaparken her seferinde “Keşke aşçılık eğitimi alsaydım, bir türlü onlar gibi kesemiyorum” dedi. Hatta bir seferinde denerken bıçak kaymış ve parmağını kesmişti. Fileden çıkardığı lor peyniri ve maydanozu bir kâsede birleştirdi ve üzerine yumurta kırdı. Biraz da tuz ekledi. Bu arada küçük kız da bakkal dükkanından çıkmış, arkadaşlarının yanına gitmişti. Şimdi çok önemli bir tartışma vardı aralarında. İğne çam yapraklarından kolye mi yapılacaktı, yoksa yarısı aşağıya inmiş duvara tırmanıp bisküvi yerken evcilik mi oynayacaklardı? Kadın bu konuya karışmaması gerektiğini hissetti.

Erimek, birbirinin içinde

Küçük kızı geçmişe ve oyununa yolculadıktan sonra dolaptan tavayı, buzdolabından sodayı aldı. Çekmeceden en sevdiği adam şeklindeki renkli şişe açacağını çıkardı ve kapağın açılırken çıkardığı sese dikkat kesilerek kapağı açtı. Soda kabardı, şişenin ağzına kadar geldi, geri gitti. Kadının ara ara içine atmaktan şiştiği ve kabardığı zamanlar gibiydi bu an. Sonra yine içine kaçardı kadın ve sessizliğe bürünürdü, gazı kaçmış soda gibi… Sodayı cam kâseye döktü ve tavayı yağladı. Yufkaları biraz bölerek sodaya batırdı, fazla bastırmadan sıktı ve tavaya yerleştirdi. Üzerine peynir, maydanoz, yumurta üçlemesini üç çocukluk olarak yaydı.
“Ne olursa olsun ne kadar ayrı da görünsek, ayrı yerlerden gelmiş olsak da hayatlarımız işte böyle birbirine karışıyor, birbirinin içinde eriyor…”
Kadın babasını düşündü. Merhametli babası, vicdanı her şeyin önünde giden, teyzesinin bonkör yeğen dediği babasını. Babası kızının aldığı ve arkadaşlarıyla paylaştığı hiçbir şeyi konu etmez, bakkala haftada bir uğrar, borcunu kapatırdı. Babasının en büyük korkusu borçlu kalmaktı, çocuklarına da bunu öğretmişti. Kimseyi ayırmamayı, herkesi bir görmeyi de babasından öğrenmişti kadın. O yüzden iş hayatındaki entrikaları görmesine rağmen hala başkalarını maddi durumlarından dolayı ezenleri, aşağı görenleri izlemek onu hayretler içinde bırakıyordu. Sonuçta herkes bir tavanın içinde buluşuyor, aynı gökyüzünün altında nefes alıyor, aynı denizlere giriyor ve sonunda da iki metre kumaşa sarınıp gidiyor. “Bu neyin kafası?” diye söylendi kendi kendine, yine kendini sinirlendirmeyi başarmıştı. Bir an durdu, kendini sinirlendirmesine sinirlendi ve o insanları bıraktı. Bu da kendini onlardan ayırmak değil miydi? Onlar da tıpkı benim gibi, tıpkı benim gibi, tıpkı benim, tıpkı…
Tavanın içindeki harcın üzerine gökyüzünü örter gibi sodaya batırılıp çıkarılmış son yufka parçalarını kapattı ve ocağın altını yaktı. Bir spatulayla yufkanın kenarlarını düzeltti ve iyice kapattı.

İlk yemek tarifi

Tavadaki yufka iyice kızarana kadar maydanozu seyretti. Dört yapraklı yoncaya benzettiği maydanozlar irili ufaklı idi, çocukken onları aileye benzetirdi, kocaman bir aileye. Gözünden iki yaş aşağıya süzüldü. Tıpkı benim gibi dediği ataları kim bilir neler yaşamıştı, şimdi o ve kardeşleri hayatta olabilsinler diye nelerin içinden geçmişlerdi? O nelerin içinden geçiyordu? İnsanlık nelerin içinden geçiyordu? Bir anda şefkat kapladı içini, dünyanın dört bir tarafından bir yerlere taşınan, göçen insanların topluluğunu gördü maydanoz bardağının içinde, bazıları havadan, bazıları denizden gidiyordu ve bir yerlerde birleşiyordu. Geride kalanlar yeni gelenlerle, geride bırakılmışlar yeni gelenlerin eksik yanlarını tamamlamak için birleşiyordu ve başka bir şekilde birbirinin aynası olduklarını görüyorlardı.
Kadın bir tabağı yağladı ve tavanın üzerine kapatarak tavayı ters çevirdi. Tabaktaki böreği kolayca kaydırdı tavanın içine. Böreğin bu yanı da piştikten sonra bardaktaki maydanozdan bir tutam kopararak yıkadı ve böreğin ortasında bir çiçek yaptı. Anneannesinin yaptığı gibi… Yapılmış en kötü yemek üzeri süslenmemiş olandı, göze hitap etmeyen kalbe giremez, kalbe dokunamayan midede hissedilemezdi. Anneannesinin ilk yemek tarifi buydu.
Tabağı masaya koyduktan sonra pencereye döndü kadın. Pencereden gökyüzüne baktı, ellerini dua eder gibi kaldırdı.
“Şu anda dünyadaki tüm börek yapan kadınlar, tıpkı benim gibi, onlar da bir yerlerde yalnız, bir yerlerde tek başına, bir yerlerde neşeli ve bir yerlerde sevilen ya da sevilmeyenler… Onlar da huzurlu olsunlar, mutlu ve güvende olsunlar” diye dua etti.
Böreği soğumaya bırakarak, mutfaktan çıktı.

Görsel: Rawan

Önceki Yazı
Bilememek
Sonraki Yazı
Çay Lekesi
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0