theme-sticky-logo-alt
öykü

Neyi Kontrol Edebildin?

Hayat kendi bildiği gibi, kendi olduğu gibi devam ederken bu esnada ona yirmi sekiz yıldır şahit olan ben, -bakışımla, davranışımla, kelimelerimle, hislerimle, yaşantımla hatta yapabilsem elim kolumla onu tutup kontrol etme içgüdüsüyle dolup taşıyor- bu akışa büyük bir kontrol direnci ile günlerimi geçiriyordum. Bir şeylerin benim bildiğim ya da istediğim, güvenli bulduğum yönden başka bir...Devamını Oku

Sevgili’ye Sevgilerimle

Rüzgârın kızıllığında savrulurken gökyüzünün maviliğine, içine siyahları saran bir adam uzaklara kanat çırpan ufuğu sırtına dolamış geliyordu. Gözlerinden akan rüzgâr kızıla çalmıştı solgun gözlerini. Bir avuntunun peşinden gelmişti belli ki, akıyordu umarsızca sokaklara… Yüzündeki matemi okuyordum, varlıkla yokluk arasında gidip gelen bir yaşamı vardı. Günlerden birinde o çok sevdiği umut terk etmişti onu. Mutluluk gözyaşları...Devamını Oku

Alışkanlık Kıran Poğaça

Kadın mutfağa girdi. Bu sefer değişik bir şey denemek istiyordu. Alışkanlıkların köreltici tarafı olduğunu düşünürdü. En yakın arkadaşı ise alışkanlıkların hayatı kolaylaştırdığını söylüyordu. Oysa kadın otomatik davranışların düşünme hızını düşürdüğünü, büyük bir farkındalıksızlık yarattığını söyleyerek tırnaklarını çıkarıyordu her seferinde. Gelişmek otomatik olarak olmazdı, emek isterdi. Kadın önce kendini sakinleştirdi. Tırnaklarından akan sinirle hamur yoğurmak istemiyordu....Devamını Oku

Ölmüşlerinin ruhuna değsin…

Kadın mutfağa girdi. Kendine bir çay hazırlığı yapmaya başladı. Bugün kendine çalışacaktı. Ne yapacağını bilmiyordu ama önce bir çay gelmek iyi gelecekti. Hava tam çay havasıydı çünkü. Kapalı, ara ara yağmurlu. Yağmur kesildiğinde biraz güneş çıksa gökkuşağını bulmak için pencereye koşuyordu kadın alışkanlık olarak. Bugün de öyle olabilirdi. Telefonuna bir mesaj geldi, bakmadı. Muhtemelen bugün...Devamını Oku

Yine Kaybettin

Susuz kalınca çatlayan toprak misali, ruhta çatlayıveriyor tam orta yerinden. Bu şanslıysan ilk seçenek.Kimininki cam gibi un ufak oluyor. İşte o zaman yandı gülüm keten helva…Gözünden dökülen yaşlar gecikmiş olacak ki; cam çamur değil suyla birleştiremezsin, bir-leş-ti-re-mez-sin!Ruh hastası olur adın. Sanki bunu tek başına yaptın. Parmak izlerini ancak özel dedektifler bulur bunu yapanların çoğunun.Zira insan...Devamını Oku

Cenk Hikayeleri/ Ödeşmeler ve Şahmeran Hikayesi Kitapları Üzerine

Bu bir kitap tanıtım yazısıdır. İçinde küçük anı parçaları bulabilirsiniz. Belki de bir söyleşidir. Gelin bakalım yamacıma…Çünkü serde masalcılık var. Anlatıcıyım ben. Şahmeran da dedemin anlattığı masallardan sonra bulduğum ilk masal. Onu bir televizyon filminde buldum. Türkan Şoray oynuyordu ve Zülfü Livaneli’nin kitapları yoktu. Tek başıma izledim, herhalde herkes uyumuştu. Karanlık bir filmdi. Hatırladığım tek...Devamını Oku

Kurşun Koleksiyoncusu

Bana attığın kurşunları biriktiriyorum. Yılların kurşun zenginiyim ben zira. Öyle ki ortamda yokken kahve kokusu gelir burnuma.  Onca ağır metalle sarılmış kalp odalarımdayım oysa. “Gamlanma” çalıyor fonda. Şarkının sonunda kalkıp ayağa, açıp kollarımı dönüyorum bir semazen edasıyla. Ben buyum, kurşunu atan değil, toplayan; işine gelirse. Kavanozları üst üste koyar gibi, çamaşır katlar gibi, çakışan dersleri...Devamını Oku

Un Helvası

Güneşli bir gündü. Gün güneşle gelmişti, dünün tüm kara bulutları dağılmış, etrafı bir bahar havası almıştı.Kadın böyle günlerde kendini daha bir şefkatli, daha bir mutlu ve huzurlu hissederdi. Güneş ona atalarını getiren bir uzay aracıydı onun için sanki. Güneşli günlerde hücrelerindeki enerjiyi hissederdi. Bu enerji ona hareket ve güçlü olmayı getirirdi ve o günlerde her...Devamını Oku

Yolculuk

Sessizce beni sana anlatıyorum. Her halimi gör, her derdimi bil, her sözümü işit istediğim zamanlar… Uzaktasın, yakındasın, yanı başımdasın, çok uzaktasın, yanımdasın ama uzaktasın, uzakta olsan da yan yanayız… Hallerden hale geçiyoruz. Bir gün yürüyoruz çölleri geçiyoruz, ellerimizde asalar yolları arşınlıyoruz. Sen rehbersin ben talip… Gün geliyor bir bahar akşamında yayılmışız çimenler üstüne gülüşüyoruz oradan...Devamını Oku

Makyaj Bağımlılığı

“Bağımlılık, zevke neden olan madde veya davranışların artan miktarlarda tekrarlanmasıyla oluşan biyopsikososyal bir bozukluktur. Bağımlılık kavramı, psikolojide ve politikada farklı tanımlanır. Tıptaki bağımlılık genellikle ‘toksik madde’ olarak nitelendirilen kimyasal maddelerin istismarı için kullanılır.” İnternete “bağımlılık” yazıp sadece bir göz atmak istemişti. Karşısına çıkan bu ilk açıklamada dikkatini çeken; “artan miktarlarda tekrarlanmasıyla” kısmına odaklanarak ekrana bir...Devamını Oku

Yine Kaybettin

Susuz kalınca çatlayan toprak misali, ruhta çatlayıveriyor tam orta yerinden. Bu şanslıysan ilk seçenek.Kimininki cam gibi un ufak oluyor. İşte o zaman yandı gülüm keten helva…Gözünden dökülen yaşlar gecikmiş olacak ki; cam çamur değil suyla birleştiremesin, bir-leş-ti-re-mez-sin!“Ruh hastası” olur adın. Sanki bunu tek başına yaptın. Parmak izlerini ancak özel dedektifler bulur bunu yapanların çoğunun.Zira insan...Devamını Oku

Masal da Masalmış Hani!

“Bütün kızlar toplandık, toplandık/ Sorduk neden yıprandık, yıprandık, yıprandık/ Biz onlardan hoşlandık, hoşlandık, hoşlandık” diye şarkı söylerken Nil, biz Pamuk Prenses’in salonunda oturmuş kısırlarımızı yiyorduk. Pelin yani, namıdiğer Pamuk Prenses, kendi gibi bembeyaz salonunda ağırlıyordu bizi. Tabi artık o bir kraliçe. Çocukları desen cüceden hallice. Neyse ki okula gittiklerinden rahattık. Her geldiğimizde söylediğimiz beylik cümleyi...Devamını Oku

Dibin Sosu

Çıtır, çıtır, çıtır…Ağızda çıtırdamanın sesi ne kadar iyi geliyordu kulaklarına. Kadın bir cips daha attı ağzına. Paketli yiyecekler artık kaçınılmazdı market raflarında gördükçe… Sınır koymak zor, sınırı aşmak kolaydı.Kadın mutfakta dört dönüyor, karnındaki yumruk yemiş gibi halini bırakamıyordu bir türlü. Duygusal atak dedikleri buydu galiba… Duygularını kusmak mı, yemek mi, neden her şey beden üzerinden...Devamını Oku

Kerevize Mandalina Yakışır

Kadın elindeki bez torba ile mutfağa daldı. Yıllardır bez torba kullanırdı. Poşetler ona bu dünyadan değilmiş gibi gelir hep, bir ruhsuzluk vardı naylonda, naylonun özü yoktu sanki. Halbuki bez torbayı yıkayabilirdin, lekeleyebilirdin, kırıştırabilirdin… Her seferinde farklı bir deneyim verirdi bez torbasına. Bu sefer bez torbası iki tane kereviz taşımıştı. Tazecik yeşil yapraklarıyla ağır iki tane...Devamını Oku

Türk Kahvesinin Hatırı

Duvardaki raftan bir fincan aldı. Standart kahve fincanından büyük, filtre kahve kupasından küçük, orta boy desen, değil bir fincan. İçine su koydu kahve suyu ölçüsü olarak. Cezveye boşalttı. Türk kahvesi kavanozundan iki tatlı kaşığı kahve ekledi ve ocağa koydu. Kısık ateşte tabii ki.Her şey gibi kahve de demlenmeli. Aroması çıkmalı. Hayatın kendi gibidir kahve. Önce...Devamını Oku
15 49.0138 8.38624 1 1 4000 1 https://daginikkalsin.com 300 0